Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

HAKKIMDA

Blog yazılarının da telif hakkına tabi tutulabileceğini hatırlatırız.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Aziz dostum!


Aziz dostum…
Sen koşarken oyunların peşinden..
Ben öylece camdan bakıyordum.
Kocaman dünya da küçücük bir oda da…
Hep şiirlere konu olur ya.
İşte ben O’ydum.
Yalnızlık değildi sitemim inan.
Sadece senin bu odaya ufak çaplı ziyaretindi.
Oynadığınız oyunlar da canımı kırdınız.
Saygınlığım artmadı size belki.
Lakin; sizi de haklı buluyordum.
Çok kişiydiniz.
Sevenleriniz de çoktu.
Benim gibi.

Aziz dostum bunları söylerken darılma bana.
Hiç olmadık yerlerde bulundun, gece geç saatlerde eve girerken gördüm.
Kapıyı anahtarla açmaya çalıştığında sen değil ben sarhoştum.
Işığımı yaktığımda öylece bu cana doğru bakmanla ben nefes değil, yalnızlık soluyordum.
Mühim değildi bakman, lakin..
Camı kırdığın da hala aklımda.

Bir bayram sabahı kurbanın mahalle de kesilmesi yasaktı.
Tam karşımda göz göre göre nasıl kestin o canı?
Peki, arada bir bana uğrayıp sorman halimi hatırımı?
Canın sıkıldığında bahane bulup kaçman?


Neyse ki; Aziz dostum…
Hala dostum diyorsam sana, bu sana olan saygımı arttırdığımdan değil.
Yaptıklarına karşılık hala dostum kalabilmen.
Ve hiçbir zaman affetmeyeceğim seni.
‘’Yalnız’’ca…
Öyle fedakarca seni seveceğim.
Dost kaldık ne de olsa.
Öyle ya; şimdiler de ayrıldıktan sonra, puştluk moda.

Hiç yorum yok: